Hayat üstüne o kadar çok şey söyleyip, o kadar çok yazı yazıp, yazdıklarımdan ve söylediklerimden onlarca kez daha fazla düşünmüş olmama rağmen bir türlü asıl bilmek istediğim şeye ulaşamıyorum. Asıl önemli olan, güçlü olan, gerçekten belki de bu hayatta var olan, beni var eden o şeye o hisse anlam veremiyorum. Kelimelere dökemiyorum. Bir şekilde hüzünlendirirken beni var eden, bu şekilde hayatımı anlamlı kılan bu duyguyu kelimelere dökemiyorum. Hakim olamıyorum. Bir şekilde esiri oluyorum. Sebebsiz yere ağladığım zamanlarda içimi kaplayan kalbimi sızlatan tüm dış dünyayı bir kabuk gibi görmeme yol açan bu hissi beynimle anlamlandırmak istiyorum. Gündelik hayatıma bu hissi yaymak istiyorum. Bilmek istiyorum bu his ben miyim yoksa benim bir özlemim mi? Tüm bu cümbüşe inat başka bir şeyler istememin bir sonucu mu? Bana diyorlar ya gamsız, umursamaz falan diye... Öyleyim gerçekten de. Kadın konusundaki tepeden bakışımın kaynağı da bu. İçimde var olan ve nadiren bana gelen bu hissin verdiği bir güç var. Beni ne zaman hıçkırarak anlamsızca ağlatsa, kendimi var hissediyorum. Artık var olmam için insanların beni tanımlaması ve insanların bana değer vermesi gerekmiyor. İçimden gelen bu his beni var ediyor. Bu his sayesinde toplumsal dayatmaların, toplumun gözünde var olma yollarının peşinde koşmuyorum. Beni bir kadının sevmesini arzulamıyorum bu sayede. Yalnızlık acıtmıyor. Tersine bu his sadece yalnızken geldiği için yalnızlığı seviyorum. Hiç bir sevgili bu hissi anlayamaz. Bana veremez. Bu sadece içten gelir ve var eder. Ben özel miyim? Bu his bana mı özel? Asla! Her insanda var. Ve eminim onlara da geliyordur. Ama anlamlandırmakta ve bu hissi dinlemekte beceriksizler. Öylesine dalmışlar ki kabuktan hayatın geçici anlamsızlıklarına... Bu bir yaratılış meselesi. Ruh ve gönül meselesi. Herkes kendisine dair çıkarımları başkalarının yapmasını bekliyor. Özünde var olanın peşinde koşmaya kimse yanaşmıyor. Bir ölçüde insanlara hak veriyorum. Çünkü mantıkla anlaşılmayacak bir şeyi, sonucu mantıkla bilinemeyecek bir şeyi insan nasıl isteyebilir ki? Ne isteyeceğini bilemez ki. Ben diyorum ki, ben de bilmiyorum neyin peşinde koştuğumu. Ama bildiğim bir şey var. Önüme konan ve insanların %99'unun yaşadığı hayatta bir terslik var. Yanlış olan bir şeyler var. Pardon.Yanlış değil.Eksik olan birşeyler var. 29/4/2007
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Yoruldum ve sıkıldım
Ben bu hayata dair yıllarca okudum, düşündüm, yazdım. Düşüncelerim, çıkarımlarım muhteşem ya da tartışmaz en doğru falan değildi. Sadece...
-
Yaşadığın hayatta neyi ne kadar seçtiğini düşündün mü hiç? Yoksa kader inancın geliştikten sonra hiç bir şeyi seçmediğine mi karar verdin se...
-
Bunu öylesine derin hissediyorum ki bazen... Öylesine sebepsiz... Öylesine güçlü bir biçimde ki... "Selam olsun" diyorum Allah...
-
"…Üstelik, Tanrısal bir biçimde kendisiyle uğraşan ,kendi içine gömülmüş biri kulağının dibinde saat, gecenin bir vakti uyanıp sorar ya...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder