Bir şeyleri anlatmak izah etmek istersin. Bilmek nedir ki? Varolduğunu hissettiğin anlar kafanın tamamen boşaldığı ve titrediğin anlar değil midir? Öyleseyse nedir bu bilme sevdası? Ya da birilerine bir şeyleri izah etmek. Onlarla birlikte yaşamak… Onlar olmak ya da onları da kendin gibi görmeye çlışmak.Bütün bunların başlangıcından nasıl biteceğine kadar milyonlarca soru. Sen bunların neresindesin? Kendini konumlandırdığın yer etrafındakilerle mi şekillenecek yoksa tarihe bakarak mı anlayacağız? Hiç bunları düşünmeden kendini sadece tek bir hisse bırakmak ne kadar anlamlı? Bunları birilerinin okuduğunu düşündüğün anda sen o mu oluyorsun? Okuyan kişinin hissettikleri önemli mi yoksa senin için tek önemli olan varolma duygusu mu? Bunun için mi yazıyorsun? Bunun için mi birilerinin bunları okuduğunu varsayıyorsun? Tüm bu beyin dediğimiz, akıl dediğimiz, kader dediğimiz şeyler de nedir? Bazen gözlerimi açıyorum ve bir resmi parçalar gibi önümdeki görüntüyü parçaladığımı düşünüyorum. Başka bir şeyler olması gerekir diyorum. Birileri beni izliyor ve notlar mı alıyor? Nasıl bir şizofrenidir bu? Herkes beni mi izliyor? Ben birilerini izleyen herkesin içinde miyim? Tüm bu cümbüş herkesin rüzgar olması ile mi son bulacak? Artık nedense rüzgar olmayı değil tam önümde duran hızlı bir düşüşle maddeye karışmayı hayal eder oldum.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Yoruldum ve sıkıldım
Ben bu hayata dair yıllarca okudum, düşündüm, yazdım. Düşüncelerim, çıkarımlarım muhteşem ya da tartışmaz en doğru falan değildi. Sadece...
-
Yaşadığın hayatta neyi ne kadar seçtiğini düşündün mü hiç? Yoksa kader inancın geliştikten sonra hiç bir şeyi seçmediğine mi karar verdin se...
-
Bunu öylesine derin hissediyorum ki bazen... Öylesine sebepsiz... Öylesine güçlü bir biçimde ki... "Selam olsun" diyorum Allah...
-
"…Üstelik, Tanrısal bir biçimde kendisiyle uğraşan ,kendi içine gömülmüş biri kulağının dibinde saat, gecenin bir vakti uyanıp sorar ya...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder