Requiem For A Dream'in final sahnesinde efsanevi müzikle tüylerin diken diken olur. Donnie Darko yarattığı müthiş atmosferle seni içine alır ve tuhaf bir boyuta geçersin. İzafiyetin ne olduğunu Before Sunset'i izledikten sonra anlarsın. 10-15 dk gibi bir süre geçtiğini düşünürken aslında 1 küsür saattir filmi izlemektesindir ve filmin sonu gelmiştir. Bazen kendini Moria madenlerinde Gandalf düşerken Frodo'nun "Gandaaaallllff!!!" diye bağırdığı gibi bağırırken bulursun. Bazen Matrix 3'te makina şehrinde mimarın Neo'ya "What do you want?" dediği sahneyi canlandırırsın. The Man From earth filmini sadece şok edici şömine önü konuşması sonunda knock-out eden "Sizce ben kimim? Onlara seçim şansı verdi.Size de veriyorum." sahnesi için baştan sona izlersin. Ve başka başka sahneler...
Peki bütün bunlarla ne yaparsın? Paylaşabilir misin? Hayır. Filmleri sevenler vardır. Senin etkilendiğin ve önemsediğin şekilde önemseyenler de vardır elbette bir yerlerde. Ama mesele filmlerin önemsenmesi benzer beğenilere sahip olunması falan da değil. Mesele şu hayatın nasıl yaşanabileceğine dair fikir sahibi olma meselesi. Mesele günlük hayatın ötesinde hislerde yaşadığın o içsel hayatla ilgili. Ne bileyim Frodo'nun Gandalf diye bağırışındaki o çaresizliği ve özlemi eşleştirdiğin bir yer var hayatında demek ki. Before Sunset'in hipnotize etmesinin nedeni belki de "evet işte bu. Kadın ve erkek arasındaki iletişim böyle olmalı" dediğin içindir. Ve bunu görsel olarak görmek seni senden almıştır. Bilemiyorum ifade etmesi gerçekten çok zor. Kaynağı mantıktan beslenmeyen bir olguyu kelimelerle ifade etme çabası hepsi.Yaşanmamış ama hissedilmiş gözle görülmeyen bir hayatı anlamlandırma çabaları. Bilemiyorum...Yalnızlığı terketmekten belki de bu yüzden çok korkuyorum için için. Şu an hissettiklerimi hissedemezsem diyorum bilinç altımda. Surrogates filmindeki gibi sadece bir suret mi olurum?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder