7 Kasım 2017 Salı

Olan

Çok zor bazı şeyler. Hayatın içinde kaybolabildiğimiz kadar kaybolmak için çaba sarfetmeliyiz. Bir an durduğunda, büyük resmi görmeye çalıştığında, kendini o resmin içine koyduğunda karşına koskocaman bir boşluk çıkıyor. Hiçbir şey olmayacak. Mucize gerçekleşmeyecek. Senin aslında ne kadar da önemli olduğun ortaya çıkmayacak. Kimse seni bu dünyada başka kimse yokmuşçasına kucaklamayacak. Sabah uyandığında ilk aklına gelenler keşke olsaydı dediklerin ve olması lazım dediklerin olacak. Beynin bu oyunu aslında kendini yok etmeni engellemek için...
Olanı unutmak için...

27 Haziran 2017 Salı

İmkanlar

Televizyonda yeniden Big Bang Theory, House Md izlemek bana iyi geldi. Bunca sığ iletişimin varolduğu günlük hayatın içinden çıkıp, daha seviyeli ve kaliteli diyalogların olduğu anları yaşamamı sağladı. Çok da bilinçli olmadan verdiğim günlük hayatın içinde kaybolma kararı sanırım beni iyi yerlere götürmüyor. Hani öyle çok da eski değil, 1-2 sene falan öncesi olsa da kaliteli bir kitabı okumanın, kaliteli diyalogları olan dizileri izlemenin tadına tekrar varmak daha iyi hissettirdi. 

Bilemiyorum kendimi ne düşme hattına ne de üst sıralara yakın olmayan Anadolu takımları gibi görüyorum. Farkındalık artınca, hayatı daha güçlü ve daha anlamlı şekilde yaşama çabası arttıkça eksikliklerimi görüyor, yetersizlik hissediyor, şampiyonluk stresi yaşıyor gibi oluyorum. Günlük hayatın içinde günde 150 çeşit kelime kullanarak kaybolduğumda ise potansiyelini gerçekleştirmemiş olmanın verdiği "daha fazlası olmalı" hissi rahatsız ediyor.

Ne strese geliyorum ne de bu saatten sonra aşırı yüzeysel olabiliyorum. 

Bu arada aklından geçenleri yapabilecek imkanlara sahip olmanın her zaman iyi bir şey olmadığını farkettim. Özellikle de onları yapsan da müdahale etmek istediğin asıl şeyin değişmeyeceğini biliyorsan... Aksi durumda en azından imkansızlıktan şikayet edebilir gerçekleşmemiş şeylerin hayali ile kendini avutabilirdin.

26 Haziran 2017 Pazartesi

Böyle işte

Geçmişte farklı olabilecek şeyleri gözden geçirdiğimde maalesef farklı davranmıyorum. Yani şimdi de olsa aynı davranırdım gibi geliyor. Hani öyle muhteşem yaşadığımdan ya da 'yanlış da olsa acı da olsa bir anlamı vardı. Ben buyum!' diye falan değil. Uslanmadığımdan, aynı hatayı defalarca yapan bir aptal olduğumdan da değil. Öyle bir hayat algısı oluştu ki bende, insan ilişkilerine, iş yaşamına veya şu an yaşadığım hayatı oluşturan her şeye dair bir anlamsızlık peydah oldu. Bazen bunu öyle güçlü hissediyorum ki, hemen ardından günlük hayata dair ne bileyim 1 hafta sonra hatırlamayacağım bir sorunla karşılaşıyorum günlük hayatımda. Buna ister kaderin yaşanma biçimi deyin ister psikolojik olarak dayanılmaz hale gelen boşluk hissinin belki de normal şartlarda hiç önemsenmeyecek bir sorunun büyütülmesi suretiyle kapatılması deyin. Son zamanlarda daha fazla hissetmeye başladım bu anlamsızlığı. Bugünü bıraktım hani bir mucize olsa ve geçmişi dahi değiştirmiş olsam, yani farklı yaşasam bunu çözemezdi diye hissediyorum. 

'Neden böyle?' sorusu değil yani beni rahatsız eden. 'Böyle işte' cevabı...

15 Ocak 2017 Pazar

Tek Çözüm

 Genellikle hayata dair çözümlerin her şeyi sağladığı yanılgısına düşülür. Ne bileyim dinden uzaklaşınca özgür, demokratik kendisiyle barışık olacağını zanneder bazıları. Yada dindar olunca otomatikman huzuru bulacağını ve iyi bir insan olduğunu varsayar. Halbuki tek bir çözüm yok. İyi olmak, huzurlu olmak, mutlu olmak, özgür olmak, kendini gerçekleştirmek farklıdır. Bunların tamamını sana otomatik sağlayan bir felsefe, ideoloji, din vs yoktur. Bu yüzden "kişinin dini aklı kadardır" denmiştir. Bu yüzden psikologlar "7 milyar insan varsa 7 milyar eğitim şekli ve çözüm yolu vardır" derler. 

Yoruldum ve sıkıldım

Ben bu hayata dair yıllarca okudum, düşündüm, yazdım. Düşüncelerim, çıkarımlarım muhteşem ya da tartışmaz en doğru falan değildi. Sadece...