İlk başlarda kendimi ifade etmek istediğimi düşündüm, söyledim. Ama için için istediğim hayran olunmaktı belki de. Ya da öyle olmadı da hayran olunma düşüncesi hoşuma gitti. Nedenin hiç bir önemi olmadığını buradan bakınca anlıyorum. Nedenin hiç önemi yok...Şu cümlenin benim için ifade ettiği anlamı bunu okuyanlar anlayabilir mi acaba? Hani öyle yetersizlikten falan değil. Matrix 2'de Fransız konuşurken aynısını demişti. "Birazdan nedenin hiçbir önemi kalmayacak!" O zamanlar ne demek istediğini anladığımı sanmıştım. Ama ilk defa şimdi yatağımda geçmişimle ilgili bir şeyleri düşünürken anladım bunu. Kendi hayatımdan yaşadıklarımdan düşündüklerimden ve şu an için yaşadığım ve hareketlerime temel teşkil eden gerekçelerden yola çıktığımda beni bu cümle karşıladı. Kitap okumanın önemi bu aslında. Hissedebilirsin, düşünebilirsin ama belli sonuçlara ulaşabilmen için bazı cümlelere ihtiyacın var.
Kendimi anlaşılmaz bularak ya da insanların beni değerlendirmek için yeterli olmadığı saçmalığından hareketle düşünce anlamından yalnızlaşmadım zaten. Benim karar verdiğim şey bir yol gösterici vs olmayacağım gibi birileri tarafından anlaşılıyor olmanın beni tatmin etmeyecek olmasıydı. Hayata dair anlamsızlığın veya 5 duyunun ötesindekilere olan inancın kesiştiği bir yer yok aslında. Bunlar birbirinden farklı şeyler.
Neyse başladığımız yere dönelim. Bir yerlerde birileri tarafından düşünülüyor, önemseniyor olmak neden benim için önemsiz olmanın da ötesinde bir sıkıntı kaynağı oldu bilemiyorum. Çok az insanla, çok az olayla, dkda 60 kez atan kalp grafiği ritminde bir hayat arzuluyorum. Tuhaf bir şekilde yeni bir kitap okumaktansa daha önceden okuduğum ve çok beğendiğim kitapları yeniden okuma arzusu duyuyorum. Bazen düşünceler insanı şekillendirirken bazen de senin oluşun düşüncelerini şekilendirir. Benimkisi iyi bir şekilde ifade edemediğim ikincisi. Bir şeyler hissediyor ve yaşıyorum daha sonra bunu uygun düşünceler gelişiyor. "İhtiyacım olursa zaten bunu ben de düşünürüm" demiştim uzun zaman önce kitap okumayı bıraktığımda. Olay da bu biliyor musunuz. Kendi hayatımdan ve his dünyamdan çıkarımlar yapmak dışında topyekün insanlık için bir reçete sunmadığım için benim algı biçimim herhangi biri için model falan olamaz zaten.Bu açından da vicdanım rahat. Yani ne bileyim herhangi birini kurtarmak diye bir şey varsa bile hayat algısı anlamında, kendimi buna uygun olarak görmüyorum.Çünkü benim vereceğim öğütün varacağı nokta, ne kadar süslü görünse de görünsün, en basit anlamda "salla hacı öleceğiz zaten hepimiz" olur.