3 Eylül 2011 Cumartesi

İstememek

Uykumdan uyandığımda veya beli bir süre kimseyle iletişim kurmadığım haftasonlarında kimse yokmuşçasına yaşıyorum günü. Sokağa çıktığımda veya markette gözgöze gelmiyorum kimseyle. Çıkmak istemiyorum içinde bulunduğum atmosferden. Ne olduğunu biliyorum onun dışında. Olmamamışlıklarım yaşamamışlıklarım isteklerim arzularım veya öyle zaneetiklerim. Her bir insanın, her bir farklı insanın gözünde farklı farklı veya aynı...limonların bulunduğu yere doğru yöneliyorum. Kazara göz göze geldiğim insanlara sanki ilk defa bir insan görmüşçesine bakıyorum. Bunun nedenini bilmiyorum. İçimdeki gözetleyen ben ile günlük hayatı yaşamaya çalışmak sanki.
Yeşilliklerin arasında batan güneşi hafif rüzgar eşliğinde izlerken günlük yaşama dair tüm düşüncelerimi kenara atıp atamayacağımı ve sadece güneşin turuncudan kırmızıya dönüşünü muhteşem bir atmosferde izleyip izleyemeyeceğimi düşündüm. Hiç bir şey düşünmemek mümkün olmadığına göre ne düşünmeliydi bu atmosferde? Ey Allah'ım! dedim. Kaldım öylece. Hafif bir ürperti ile Allah diyebildiğim için yaşayabildiğimi düşündüm. Peki neydi tüm bunlar. Nereye kadar düşünmeden yaşayabilirdim ki? Daha önemlisi nereye kadar düşünecektim günlük hayatı? Tarih insanlık siyasal yaşam nereye kadar? Etrafımdaki sosyal çevre içinde dönüp durmak yeterli miydi yoksa dünya ve insanlık adına bir şeyler düşünmeli ve eyleme koymalı mıydım? Bir dekoru yırtarcasına bu hayatın dışına çıkma hayali ötesini görememe yüzünden bir karanlığa döndü. Ötesi yok...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yoruldum ve sıkıldım

Ben bu hayata dair yıllarca okudum, düşündüm, yazdım. Düşüncelerim, çıkarımlarım muhteşem ya da tartışmaz en doğru falan değildi. Sadece...